İstanbul’da bir AVM’de “açım.. çocuklarım aç” diye bağırıp ölüme uçan adamı unutacak mıyız?
Doların 30 TL eşiğine gelmesine bakıp “kimbilir ne kadar insan bu akşam da yatağa aç gidiyor” diye hayıflanmayacak mıyız?
Hukuk yoksa ekonomi nasıl iyileşebilir ki! Bir durup Can Atalay’ın 2 AYM kararına rağmen serbest bırakılmayışını düşünmeyecek miyiz?
Dün bütün bunları ve hapse atılan gazeteci kardeşim Furkan Karabay’ı yazmayı planlıyordum.
Ama, Süper Kupa’da iki büyük kulüp tarihe yazılacak bir adım attı. “Atatürk yoksa biz de yokuz” dedi. S. Arabistan’daki Süper Kupa maçı iptal edildi. Gündem birdenbire “ilkbahar” oldu.
Yazmadan olur mu!
Milyonlar Atatürk’e sahip çıkmak için kenetlendi. Stadyumlarda, tribünlerde duymaya alışık olduğumuz “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları önce İstanbul caddelerinde, sonra başka kentlerde yankılandı.
Söylemeye gerek yok herhalde, sosyal medya da adeta çıldırdı.
Öylesine hasret kalmışız ki, bir maçın oynanmaması
bayram sevinci yaşattı.
Ne diyeceğini şaşıran atv – a Spor yorumcuları ve Sabah’ın keskin kalemi Haşmet Babaoğlu dışında!!
“28 Şubat havaları” tespiti yaptı Haşmet. Anlaşılan ona göre FB ve GS darbeciydi!
*. *. *
Haşmet’i 1985’ten, Nokta günlerinden tanırım. Pek havalıydı o zamanlar da..
Ama bir gün, galiba pasaport fotoğrafı çektirmek için, sakalını kestiğinde hava dönüverdi.
Ercan Arıklı da, her zamanki gibi aklından geçeni dışa vuruverdi:
“Ben seni boşuna kıskanmışım yahu! Meğer sen bayağı çirkinmişsin..”
Öyledir! Kimin gerçekte çirkin olduğunu bazen çok geç anlarsın.
Bazıları da, Reis’in özel talimatı ile Riyad’a alınan Süper Kupa maçının başına gelenleri anlayamaz.
Kimisi “futbol krizi” diye yorumlar.
Kimisi konuyu 28 Şubat’a bağlar.
Aslında bana göre daha çok GEZİ RUHU denebilir dünkü hava için.
Kadıköy’de, Beşiktaş’ta bayrakları asıp “Ata’nın ruhuna kadeh kaldıranlar” öyle dedirtiyor.
*. *. *
Hatırlamanın tam zamanı!
Tam 100 yıl önce. 1923 Haziran’ı.
Kurtuluş Savaşı kazanılmış. Ancak Lozan’da müzakereler sürüyor. İngilizler de hala İstanbul’da.
İşgal Orduları Komutanı General Harrington bir duyuru yayınlıyor. İngilizler, Türk takımları ile maç yapmaya hazır. Ya Türkler?
O dönemde en hazır takım, Fenerbahçe. Meydan okumaya yanıt veriyor. Yer, gün saptanıyor.
Maç 29 Haziran 1923 günü saat 15.00’te Taksim Stadı’nda oynanacak.
O gün geliyor.
Fenerbahçeli taraftarlar gemiler, teknelerle Karaköy’e geçiyor. Orada Galatasaray taraftarlarıyla buluşup Taksim’e doğru yürüyor. Aynı sırada Beşiktaş taraftarları da Gümüşsuyu üzerinden Taksim’e çıkıyor. Stad maça hazır.
Derken çubuklu formalarıyla Fenerbahçeli oyuncular çıkış kapısında beliriyor: Kaptan Hasan Kamil Sporel, kaleci Şekip Kulaksızoğlu.. Ve Cafer, Kadri, İsmet, Fahir, Sabih, Alaeddin, Zeki Rıza, Ömer, Bedri.
İlk devre 1-0 İngilizler’in üstünlüğüyle bitiyor.
Ama Fenerbahçeli oyuncular da bilumum İstanbul takımlarının taraftarı da şunu çok iyi biliyor: Mücadele eden kazanır!
Nitekim ikinci devre Fenerbahçe, stadı alev alev yakıyor adeta. Bir gol ve eşitlik. Sonra ikinci gol ve galibiyet.
İngilizler Çanakkale’den, Milli Mücadele’den sonra bir kez daha yeniliyor. General Harrington kupayı elleriyle sunmak ve kısa süre sonra da çekip gitmek zorunda kalıyor.
*. *. *
Bu ülkenin tarihini bilmeyen.. Bilip de küçümseyen.. Atatürk’ü neden bir türlü unutturup öldüremediklerini hala anlayamayan… Türkiye’nin neredeyse bütün takımlarını, tıpkı 100 yıl öncesindeki gibi neyin aynı duyguda buluşturduğunu göremeyen… Erdoğan’ı İslam Dünyası’nın Halife’si, Arapları da buna alkış tutacak kardeşi olduğunu zanneden..
(Bu paragrafı nasıl bitirmeli?
Aklımdan ne geçiyor, biliyor musunuz; Can Atalay’ı serbest bırakmamak için Anayasa darbesinin göze alındığı gün.. “O GÜN” tavana bakıp derin derin düşünerek “neden YouTube’daki gazeteciler hep ULAN diyor” diye meraklanan Ahmet Hakan..
Paragraf, hemen hiç kullanmadığım o kelimeyle bitmeli!)
ULAN AKIL FUKARALARI, HALA ANLAMADINIZ MI? ATATÜRK BU ÜLKENİN ÇİMENTOSU. PUSULASI. GELECEĞİ. UMUDU.
O YÜZDEN ÖLDÜREMİYORSUNUZ.
UMUT ÖLÜR MÜ!
ZEKİ RIZA SPOREL TAM 100 YIL ÖNCE İNGİLİZLERİN KALESİNE İKİ GOL GÖNDERDİĞİNDE, KAZANILAN SADECE BİR MAÇ DEĞİLDİ.
YORGUN, YOKSUL BİR ÜLKENİN GURURUYDU.
Hadi dağılın şimdi.
Konuşacak çok şeyimiz, katedilecek çok yolumuz, yapılacak çok işimiz var.